Ders tarih. Konu, Birinci Dünya Savaşı. Öğretmen I. Dünya Savaşı’nın sebeplerini ve sonuçlarını anlatıyor.
Hem de mükemmel anlatıyor. Çocuklar da hayranlıkla dinliyor. Ben de dersi gözlemliyorum. Öğretmen dersi anlatırken çocukların ilgilerini canlı tutmak için sorular da soruyor.
DÜŞÜNDÜRMEYEN SORULAR
İtilaf Devletleri hangileri? Osmanlı hangi cephelerde savaştı?
Osmanlı’nın savaşa girme sebebi?
Çocuklar da yanıtlıyor.
Çocukların bu soruları yanıtlaması, acaba onların tarihi öğrendiği anlamına gelir mi? Çocuklar bu sorularla düşünmeyi ne kadar öğrenir? Çocukların bilmesi gerekenler gerçekten bunlar mı?
DÜŞÜNDÜREN SORULAR
Öğretmen bana dönüp “Özgür Hocam, sizin sorularınız var mı?” diye sordu.
Ben de “Var!” deyip çocuklara birkaç soru sordum.
Bazı tarihçiler “Savaş askerler arasında olur. Bu savaşta milyonlarca sivil ölmüştür. Bunun için Birinci Dünya Savaşı, savaş değildir” diyor. Bu konuda ne düşünüyorsunuz?
Bazı tarihçiler “Bu savaş dünya savaşı değildir. Avrupa’da olmuştur” derken bazı tarihçiler ise “Tüm dünyadaki kolonilerden asker geldiği için dünya savaşıdır” diyor. Bu konuda ne düşünüyorsunuz?
Bazı tarihçiler, “Bu savaş Birinci Dünya Savaşı değildir. Tarihte bundan önce Anglo-İspanya savaşlarına, Roma-Pers savaşlarına, Büyük İskender savaşlarına kadar 20’den fazla dünya savaşı kabul edilebilecek olan savaş olmuştur.” diyor. Sizce neden bu savaşa Birinci Dünya Savaşı denmiş?
Ya da en temel soru: “Toplumlar neden savaşır?”
Toplumlar savaşmadan sorunlarını neden çözmek istemez? Günümüzdeki çatışmalarla, geçmişteki çatışmaların ana sebepleri aynı mıdır?
GERÇEK BİLİM İNSANLARININ SORDUĞU SORULAR
İşte tüm bu sorular düşünmeyi sağlar. Düşündüren sorular, var olan veya kesin kabul edilen bilgileri sorgular. Çocuklar ezber sorularıyla uğraşmaz, temel kavramları anlar.
Çocukları kuru bilginin yükünden kurtarır.
Düşündüren sorular gerçek bilim insanlarının kendilerine sorduğu sorulardır.
Araştırma, düşünme, tartışma ve dayanak gerektirir.
Derslerde önemli olan konular ve bilgiler değil, kavramlardır.
Peki, bilgi önemli değil mi?
BİLGİ ve KAVRAM
Çocuklara kuru bilgiler vermek istiyorsak bile bu kavramsal düzeyde olmalı. Nasıl mı? Çocuklar cepheleri işliyorlarsa şu sorularla uğraşmalı: Bir komutan cepheyi nasıl seçer? Cephelerin savaşın kazanılmasında ne tür etkileri olur? Cephenin seçimi, savaşın gidişatını nasıl etkiler? Bu soruları her cephe bağlamında yanıtlar. Böylece hem kavramları öğrenir hem de cepheleri. (Biliyorsunuz Çanakkale savaşlarında zafer kazanmamızın en önemli sebeplerinden bir tanesi, Atatürk’ün stratejik bir konuma cephe kurmasıdır.)
Ben tarihçi değilim. Bir tarihçi çok daha derin kavramsal düzeyde sorular sorabilir.
FEN BİLİMLERİ
Tarih dersinden çıkıyorum. Bu süreci öğretmenlerle tartışıyoruz. Bir fen bilgisi öğretmeni “Tarih sübjektiftir ama fen bilimlerinde kesinlik vardır. Örneğin kadınlar XX kromozomuna, erkekler de XY kromozomuna sahiptir.” diyor.
Acaba bu gerçekten öyle mi? Bununla ilgili gerçek bilim insanları hangi soruları soruyor?
GERÇEKTEN KADIN MI?
İspanyol atlet Martinez-Patino 1985 yılında beklenmedik bir haber alıyor. 3 ay önce 60 metre kadınlar engelli koşuda kazandığı altın madalyayı geri istiyorlar.
Gerekçe de şu: Martinez’e “Sen kadın değil, erkeksin” diyorlar.
Çünkü Martinez’de XX değil, erkek kromozomu olan XY var. Kadınlık cinsel organı olan Martinez haklı olduğunu ispatlamak için çare aramaya başlıyor.
BİLİM NE DİYOR?
Martinez’in yardımına Finli genetik bilimci De La Chapelle yetişiyor.
De La Chapelle diyor ki Martinez’de XY kromozomu var ve erkek gibi testosteron üretiyor ama beden testosterona karşı direnç geliştirdiği için Martinez kadın olarak gelişim göstermiş. Yani, Martinez kadındır.
Sonunda 1988 yılında Olimpiyat Komitesi Martinez’in kadın olduğunu kabul ediyor ve Martinez olimpiyatlara tekrar katılma hakkı kazanıyor.
Ama bu olaydan sonra Komite önemli bir karar alıyor. Komite eskiden yarışmacıların cinsiyetine kromozomuna göre karar verirken, artık testosteron oranına göre karar vermeye başlıyor.
Çünkü ortaya çıkıyor ki her 480 kadın sporcudan 1 tanesi erkek kromozomuna sahip.
CİNSİYET NASIL BELİRLENİR?
Testosteron oranına göre karar vermeye başlayan Komite, şimdi başka bir sorunla uğraşıyor.
Ünlü koşucu Caster Semenya 2016’da kadınlar kategorisinde Olimpiyat şampiyonu oluyor. Ama bir tartışma başlıyor, çünkü Semenya’nın testosteron oranı erkeklerinki kadar yüksek çıkıyor. Komite, testosteron oranının düşürülmesi gerektiğini söylüyor. Kadın hakları savunucuları da bu karara itiraz ediyor.
Ama bilim açısından başka bir sorun ortaya çıkıyor. Kromozomlar kadın ve erkeği ayırt etmekte her zaman güvenilir olmuyordu. Şimdi öğreniyorlar ki testosteron oranı da her zaman güvenilir değil. O zaman nasıl karar verecekler? Bakalım bilim dünyası bu sorunu nasıl çözecek?
KESİNLİK VAR MI?
Görüldüğü gibi doğal bilimlerde bile bilgiler çok rahatça sorgulanabilir. Bir bilgi kanıtlara dayalı olsa bile, çocuk bilmeli ki bu kesinlik birisinin yorumu. Öğrenciler de aynı yoruma ulaşmak için bu bilgiyi sorgulayabilir. Müfredatı kesin bilgiler topluluğu olarak sunduğumuz sürece okulda ne yaratıcılık gelişir, ne sorgulama ne de düşünme.
Okulun asıl görevi bilgileri sunmak değil, bilgileri sorgulatmaktır.
Bu da ezber veya kuru bilgi anlatımı ile olmaz, kavramların tartışılması ile olur. O zaman her çocuk öğrenme aşığı olur.
Eğitimde asıl mesele evvela niçin egitim veriyoruz, sonrası ise bunu gerçekleştirmek için nasıl eğitim vereceğiz. Bugün başarılı olmayı sadece 'akademik olarak başarılı olmak' olarak kabul eden anlayış diplomalı yaramazlar üretiyor. Yani önce adam edecek sonra kaymakam çıkaracak bir eğitime acil ihtiyaç hep vardı